ENVER’E AĞIT / YUSUF AKGÜL
*********
Mustafa Çalık ‘a
*****
Çeğen Tepesi’nde düşmüş de yere..
Turan bu alp ere, toprak Enver’e,
Vefalı yâr mıdır, yoksa ar mıdır!
Kızıl kurşun yemiş kanar eyninde,
Dürbünü boynunda,, Mushaf koynunda..
Ondan şehid , ondan gâzi var mıdır…
Moskof kini üzre, bir mavzer sesi,
Can bulur dağlarda bozkurt nefesi;
Buhara, Turan’dan bir diyar mıdır…
Bir kutlu hayale erişmek için,
Mahşerde kırklarla görüşmek için,
Gönlündeki sancı intizar mıdır..
Köroğlu’nun ‘Niğar’, Ali’nin ‘Düldül’,
Bindiği küheylan.. yelesi tül tül ;
Beyrek’in ‘Boz At’ı.. bir rüzgâr mıdır..
Ya Hira’da, yahut Tanrı Dağı’nda,
Buluşuruz Eshâb-ı Kehf çağında;
Daha bundan özge şadlık yâr mıdır…
O büyük şehidin, namlı gâzinin,
Atiye ruh veren yüksek mâzinin;
Hâtırası bize yadigâr mıdır…
At saldığı gibi Kür Şad’ın Çin’e,
Basmacı dirildi bozkırda yine;
Ve fakat şehadet iftihar mıdır…
Türkistan’da düşüp kara toprağa,
İstanbul’da selam verdi bu çağa;
Alp Er Tunga göçse acun dar mıdır..
Çınarda gül açmış gördüğümüz düş,
Paşa’mın yüzünde sonsuz bir gülüş;
Keş Dağı’na yağan kanlı kar mıdır…
Akhasanoğlu Yusuf Akgül